Moğolistan Kültürel Mirası İçinde Türk Yazıtlarının Bugünü ve Geleceği Çalıştaylarının İkincisi Moğolistan'da Gerçekleştirildi
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Moğolistan Devlet Üniversitesi, Moğolistan Kültürel Miras Merkezi ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliği; Türk Dil Kurumu, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) destekleriyle “Moğolistan Kültürel Mirası İçinde Türk Yazıtlarının Bugünü ve Geleceği Çalıştayı II” Moğolistan’ın Başkenti Ulanbator’da başladı.
27 Mayıs – 1 Haziran 2022 tarihleri arasında İKÇÜ ev sahipliğinde ilkinin yapıldığı, Moğolistan’daki Türk yazıtlarının korunması ve gelecek nesillere aktarılmasıyla ilgili bilimsel tartışmaların yapıldığı çalıştayın ikincisi Moğolistan Kültürel Miras Merkezi Konferans Salonunda yapılan açılış oturumuyla başladı.
Uluslararası alanda önemli araştırmacıları buluşturan çalıştayın açılışına, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, Moğolistan Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Din Siyasetleri Baş Danışmanı Bum Oschir Dulaam, 25. Dönem ve 26. Dönem Osmaniye Milletvekili, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ruhi Ersoy, TİKA UIanbator Koordinatörü Emrah Ustaömer, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz ile çok sayıda bilim insanı katıldı. Türkiye’deki büyükelçiler toplantısına katıldığı için programda yer alamayan Türkiye’nin Ulanbator Büyükelçisi Zafer Ateş açılışa video konferans ile katılım sağladı.
Yürüttüğümüz Kazılarda Tarihin Gizemi Çözülüyor
Kısa zamanda böylesine önemli çalıştayın ikincisini yapıyor olmanın memnuniyet verici olduğunu söyleyen İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, daha önce iki kez ziyaret etme şansını bulduğu bu coğrafyada Türkiye ve bilim dünyası adına önemli çalışmalar yürüttüklerini söyledi. Rektör Prof. Dr. Köse “Üniversite olarak ülkemiz, milletimiz ve üniversitemiz adına yarına bırakılacak çalışmalara katkı vermekten onur duyduğumu vurgulamak istiyorum. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) olarak bu bölgedeki üç büyük üniversite ile farklı alanlarda çok yakın işbirliği halindeyiz. Moğolistan Devlet Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Enstitüsü ile üniversitemizin ortak açtığı İKÇÜ MUİS Enstitüleri bunlardan bir tanesi. Dün geldiğimizde enstitümüzü tekrar görme fırsatı buldum ve yapılan çalışmaları yakından takip ediyorum. Bu çalışmalardan ilkini Mayıs ayı sonunda İzmir’de üniversitemiz ev sahipliğinde yapmıştık. Kısa bir süre sonra burada böyle bir çalıştay ile ikinci kez Moğol ve Türkiye’den araştırmacılarla tekrar bir aradayız. Bu çalışmaların iki ülke akademisine ve ülkeler arası dostluğa katkı yapacağından eminim. Gelinen noktada dil, kültür, tarih ve arkeoloji alanlarında önemli projeleri 4 yılı aşkındır burada yürütüyoruz. Projelerin her birinin somut sonuçları ortaya çıkmaya; ekilen fidanlar ürün vermeye başladı. Bu bölgede bizim yürüttüğümüz kazılarda tarihin gizemi çözülüyor. Hepinizin takip ettiği üzere Van'ın Çaldıran ilçesinde birlikte yürüttüğümüz kazıda Haziran ayında önemli bulgulara ulaşıldı. Aladağ bölgesinde 1260'lı yıllarda Moğol İlhanlı Devleti hükümdarı Hülagü Han tarafından inşa ettirildiği düşünülen yazlık saraya ilişkin buluntular açığa çıkarılmaya başlandı. Üniversitemiz Türkiyat Araştırma ve Uygulama Merkezinden Prof. Dr. Şaban Doğan Hocanın yine Türk İslam Arkeolojisi Bölüm Başkanımız Prof. Dr. Ersel Çağlıtütüncigil hocanın bu konudaki çabaları orada da önemli sonuçlar verecek. Ben iki ülke arasında bilimsel çabaların ötesinde sonuçlar doğuracağına inandığım bu çalıştayın hayırlı olmasını diliyor, organizasyona destek veren TİKA Başkanlığımıza, Moğolistan Devlet Üniversitemize şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca en başından beri bu projeyi somut hale dönüştüren Prof. Dr. Şaban Doğan’a ve Dr. Ankhbayar Danuu’ya ayrıca teşekkür ediyorum” dedi.
Geçmişe ve Kültüre Değer Vermeden Bugün Anlaşılamaz
Türk-İslam Bilim ve Kültür Mirası Projesi ile dünyanın çeşitli yerlerinde yazılmış eserleri bilim dünyasına kazandırmaya yönelik çabalar gösterdiklerini söyleyerek sözlerine başlayan TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Türkiye’nin kültürel geçmişinde önemli yeri olan Moğolistan’da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti paylaştı. Akademinin sadece var olanı değil dün ile bağlantılıyı da araştırması gerektiğini söyleyen Başkan Şeker: “Geçmişe ve kültüre değer vermeden ya da oradaki birikimi incelemeden bugünü anlamak ya da yarına ilişkin çıkarımlarda bulunmak olası değil. Biz, TÜBA olarak bu coğrafyaya özel önem atfediyoruz. Geçtiğimiz hafta Özbekistan Bilimler Akademisi ile ortak çalışmalar yapmak üzere protokol yaptık ve ‘Özbekistan'ın Kültürel Mirası’ başlıklı konferansa katıldık. Önemli alanlarda daha fazla ortak çalışmalar yapma kararı aldık. Sosyal ve bilimsel tarihimizin dünü ile yarını arasında bağ kuracak tüm adımları destekliyoruz. Son dönemde bölgedeki ülkeler arasındaki siyasal ve iktisadi yakınlaşmalar düşünüldüğünde her kurumun kendi alanıyla ilgili konularda ihtiyaç duyulan hususlarda buralarda olmasının önemli olduğunun belirtmek istiyorum. Biz bu bölgeye ve tarihi mirasa ilişkin bir çalışma dizisini 2020’de başlatmıştık. Bu kapsamda Türk-İslam Bilim ve Kültür Mirası Projesi ile dünyanın çeşitli yerlerinde yazılmış eserleri bilim dünyasına kazandırmaya çalışıyoruz. Proje sonunda eski yazı ile yazılan eserlerin Latin harflerine çevrilmesi yoluyla bu çalışmaları yarına aktarmış olacağız. Yine TÜBA Türkoloji Araştırmaları Destek Programı'yla dünyanın farklı ülkelerinde çalışan Türkologları ülkemizde ağırlıyor bilimsel birikimlerimizin karşılıklı paylaşımına destek veriyoruz. Elbette Moğolistan’a yönelik olarak yaptığımız çok değerli bir eserden ayrıca söz etmek istiyorum. TÜBA 2021 yılında ‘Cengiz Han ve Mirası’ adlı eseri bilim dünyasının yararına sunduk. Moğol İmparatorluğu'nun kurucusu Cengiz Han’ın Asya halklarına getirdiği askeri, ekonomik ve siyasi değişimleri konu edinen eserde onun mirasını ortaya koymaya çalıştık. Onun, kendi çağında bütüncül bir dünya tasavvuru ile yola çıkmasını ve güçlü bir merkezi sistemi teşkil etmenin mücadelesini bilimsel olarak ortaya koyduk. Multidisipliner bir yaklaşımla ortaya çıkan ve 17 bölümden oluşan bu eserin Türkçe yayınlanmış kapsamlı eserlerden biri olduğunun altını çizmek istiyorum. Yakın zamanda kitap Moğolcaya ve İngilizceye de çevrilmiş olacak. Elbette daha fazlasını yapmak zorunda olduğumuzu da hatırlatmak gerekiyor. Gerçekten hem Anadolu hem de bu coğrafya birer hazine hüviyetinde. Göktürklerin ve Uygurların tarihi kültürü kültürel mirasları burada. Tüm boyutlarıyla dünden bugüne kapsamlı araştırmalar yapmak gerekiyor bu yolla yarına bir projeksiyon oluşturması gerektiğine inanıyorum. Giderek artan ortaklıklarımızın artması temennisiyle çalıştaya emek veren herkese teşekkür ediyor, hayırlı olmasını temenni ediyorum” şeklinde konuştu.
Biz Türkleri ‘Anda’ Olarak Görüyoruz
Moğolistan Cumhurbaşkanı Kültür ve Din Politikaları Baş Danışmanı Dbum Oschir Dulaam, UNESCO TİKA, Kültürel Miras Kurumu ve İKÇÜ ye teşekkür ederek başladığı konuşmasında, olağan bir çalıştayın ötesinde bir anlamı taşıdığına dikkat çekti. Çalıştayın iki halk arasındaki ilişkilerin binlerce yıllık geçmişinden beslendiğini vurgulayan Prof. Dr. Dulaam “Bu çalıştay esasen iki ülkenin dostluk içindeki ilişkilerinin bir nişanesidir. Bu çalıştay sırasında tüm konuklarımızı Moğolistan daki Türk yazıtlarının geleceğe aktarılmasında fikir alışverişinde bulunacaklar. Bu çalıştay sırasında kültürel mirasların korunması veya kalkınma için çok yönlü kültürel işbirliğinin önemli bir adımı olarak görüyorum. İlk çalıştay İzmir’de yapıldı ve ilk adımda ev sahipliği için TİKA ve İKÇÜ’ye ayrı teşekkür ediyorum. Moğollar olarak iş birliği yapan dostlarımızı “anda” olarak görüyoruz. Anda bizde kan kardeş anlamına geliyor. Yani Moğollar Türkleri yakın dost olarak görürler ve bundan büyük gurur duyuyoruz. Türkiye bizim dost ülkemiz ve Türkler dostumuz. Moğolistan’da Türk eserlerin varlığından haberdarız ve iki tartasın kültürel miras için muhafaza ve aktarma noktasında ortak çalışmaların öncüsü olmasını diliyorum” diye konuştu.
Dünya Üzerindeki Kültürel Miras Tüm İnsanlığındır
İçinde yer aldıkları coğrafyanın coşku ve gurur yaşattığını söyleyen UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz 2019 yılında Moğolistan, Kazakistan, Azerbaycan, Özbekistan ve Türkiye birlikte çalıştıklarını ve 2020 yılıda Bilge Tonyukuk anıt alanını kültürel miras olarak kabul ettirdiklerini söyledi. Bölgede bir tarafta Bilge Tonyukuk diğer tarafta Cengiz Han’ın gücünü hissettiklerini ifade eden Prof. Dr. Oğuz: “Bugün kültürel mirasımızın yaşayan yönü olan Moğol dans ve müziği de soyut mirasını birlikte izledik. Bu coğrafya, Bilge Tonyukuk’tan bugüne yaşayan ya da tarihi somut veya somut olmayan büyük bir zenginlikle bize haz veriyor. Bu, mükemmel bir ortak değerdir. Biz, böylesi mirasa sahip olduğumuz ve birlikte bunu hissettiğimiz için çok şanslıyız. UINESCOya göre bir eser hangi ülkedeyse onun mirasıdır. Dolayisiyla Moğolistan’da bulunan mirası korumak da onunla gururlanmak da öncelikle Moğolistan’ın hakkıdır. Ancak UNESCO’nun ikinci ilkesi; böylesi eserlerin insanlığın ortak mirası kabul edilmesidir. Bu durum tüm insanlık için eserlerin korunması zorunluluğunu ortaya çıkarıyor. İKÇÜ ve MUIS bu çerçevede önemli bir iş yapıyorlar ve bunu insanlık adına yapıyorlar” dedi.
TİKA Tonyukuk Anıtı Çevresine Müze Yapacak
Çalıştayın ikincisinde yer almanın memnuniyetini paylaşan TİKA Ulanbator Koordinatörü Emrah Ustaömer ise TİKA-İKÇÜ arasındaki uyuma dikkat çekti. Bu uyumda Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin ve Prof. Dr. Şaban Doğan’ın büyük emeği olduğu söyleyen Ustaömer: “Yedi bin kilometre yolu aşıp geldiniz. Bu coğrafyaya emek veren bilim insanları ve yöneticiler olarak önemli sonuçlara imza atacağımızı umuyorum. Biz TİKA olarak bu bölgede 795 projeyi hayata geçirdik. 2004 yılın TİKA kurulmuş olsa da bölgede bizim çabamızın 27 yıllık bir geçmişi var. 1994 ile 2018 arasında 619 proje ile bölgeye destek sağladık. 2019 yılında yaptığımız proje sayısı 57. 2020 yılında 48 projeyi hayata geçirdik. 2021 yılında 39 proje tamamlanmış ve 2022 yılında 32 proje başlatılmış durumda. Türkiye’nin çalışmaları 1994 yılında başlıyor. Bu süre zarfında 49.297.961,53 ABD Doları yatırımı doğrudan bölge insanının hizmetine aktarmışız. Yani 50 milyon net bütçe ayırmış ve devlet olarak Türkiye bu parayı harcamış durumda. Bu bütçe doğrudan projeye yatırılan bütçe. Yani diğer lojistik ya da proje görevlileri bedelleri gibi giderler bunun içinde yok. 2014 yılına Tonyukuk’u 2011 Bilgehan Karayolunu yaptık. Başkent olması nedeniyle 514 projeyi Ulanbator’da hayata geçirildik. Çok boyutlu yatırımlar yapıyoruz. Her alanda ihtiyaçları karşılamaya gayret gösteriyoruz. Okul öncesi eğitimden sağlık alanına önemli yatırımları her alanda vardı. Şimdi size bir müjdeyi de vereyim. Programdan erken ayrılmak durumundayım. Zira Tonyukuk anıtı çevresinde bir müzenin inşaatına başlıyoruz ve bugün onun proje ihalesini yapıyoruz. Onun da müjdedesini buradan vermiş olalım” şeklinde konuştu.
Tarihe Işık Tutuyoruz
İKÇÜ MUIS Türkoloji Enstitüsü Müdürü Dr. Akhnbayar Danuu da 2018 yılında kurulan enstitülerinin bugüne kadar 4 kitabı bilim dünyasına kazandırdığına dikkat çekti. Dr. Danuu, geçtiğimiz aylarda İKÇÜ Türk İslam Arkeolojisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ersel Çağlıtütüncigil başkanlığında, Türk ve Moğol bilim insanlarından oluşan arkeoloji çalışma ekibinin Van’ın Çaldıran ilçesinde 1260’lı yıllarda Moğol İlhanlı Devleti hükümdarı Hülagü Han’ın inşa ettirdiği düşünülen yazlık saray ve şehir kalıntılarına ulaştığını hatırlattı. Danuu, enstitü olarak bilimsel çalışmaların ötesinde arkeolojik olarak da önemli çalışmalara imza attıklarını aktardı.
Açılış konuşmalarının ardından uluslararası alanda önemli araştırmacıları buluşturan çalıştayın bilimsel oturumlarına geçildi.